SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’S SALAT

<< 271 >>

باب: الصلاة في مواضع الإبل.

50. Develerin Bulunduğu Yerlerde Namaz Kılmak

 

حدثنا صدقة بن الفضل قال: أخبرنا سليمان بن حيان قال: حدثنا عبيد الله، عن نافع قال:

 رأيت ابن عمر يصلي إلى بعيره. وقال: رأيت النبي صلى الله عليه وسلم يفعله.

 

[-430-] Nâfi'den şöyle dediği nakledilmiştir: "İbn Ömer'i devesine doğru na­maz kılarken gördüm. Onun da Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in de bu şekilde namaz kıldığını gördüğünü söyledi.

 

Tekrar: 507.

 

 

AÇIKLAMA:     (Develerin Bulunduğu Yerlerde Namaz Kılmak); Bu başlık ile, koyun ile de­ve arasında fark gözeten hadislere İşaret edilmiştir. Ancak bu hadisler İmam Buhârî'nin şartlarını taşımaz. Fakat yine de güçlü senetlerle nakledilmiştir. Riva­yetlerin çoğunda, "deve yatakları" tabiri geçmektedir. Câbir Ibn Semura ile el-Berâ'dan nakledilen hadiste "develerin çöktüğü yerler", "deve barınağı", "devele­rin çökertildiği yer", "deve ağılı" ifadeleri kullanılmıştır. İmam Buhârî ise, "deve­lerin bulunduğu yerler" tabirini kullanmayı tercih etmiştir. Çünkü bu ifade, hep­sini içine alacak kapsamdadır. "Deve yatakları" ifadesi "develerin bulunduğu yer" tabirinden daha dar anlamlıdır. Çünkü yatak diye tabir olunan yer, develerin sadece su kenarında bulundukları mekanlar İçin kullanılır. Bazı âlimlere göre, develerin bulunduğu diğer yerlerin aksine yalnızca buralarda namaz kılmak ya­saklanmıştır. Yatak diye tabir olunan yerlerin develer için tahsis edilen her türlü mekanı kapsadığı da belirtilmiştir. "el-Muğni adlı eserin müellifi bu görüşü, Ahmed İbn Hanbel'den nakletmiştir.

 

İsmâîlî, İmam Buhârî'nin, İbn Ömer hadisini delil olarak kullanmasına "De­veye doğru namaz kılmak ve onu sütre olarak kabul etmek, develerin bulun­duğu yerlerde namaz kılmanın mekruh olmadığı anlamına gelmez" diyerek itiraz etmiştir. Ancak onun bu itirazına şu şekilde cevap verilmiştir: İmam Buhârî, bu­rada develerin bulunduğu yerlerde namaz kılmanın yasaklanmasının illeti ola­rak, onların şeytandan yaratılması inancına itiraz etmiştir. Abdulah İbnü'l-Muğaffel hadisinde develerin şeytandan yaratıldığı belirtilmiştir. Benzer bir ifade de el-Berâ hadisinde mevcuttur. Hasılı İmam Buhârî burada şunu söylemek istemiştir: Eğer develerin bu halleri, onların bulundukları yerlerde namaz kıl­maya mani olsaydı, namaz kılanın önünde durmaları da uygun olmazdı. Aynı şekilde üzerlerinde namaz da kılınmazdı. Oysa, sahih yollarla nakledildiğine göre Nebi s.a.v. devesinin üstünde iken nafile namaz kılardı. Nitekim "Vitir" konusunda bu meseleyi yeniden ele alacağız.

 

Bazı âlimler de, bir deve ile sürü halinde bulunan develer arasında ayırıma gitmişlerdir. Onlara göre sürü halinde bulunan develer, tabiatları gereği kaç­maya meyyaldirler. Bu da, namaz kılanın zihnini dağıtır. Deve üzerinde namaz kılınca veya bağlı bir deveye doğru namaz kılınca böyle bir sakınca yoktur. Bu konudaki nehyin İlletini, develerin bir arada bulunup bulunmamasına bağla­yanlar da olmuştur.

 

Bazı âlimler, 'Yeryüzü benim için mescid ve temizleyici özelliğe sahip kı­lındı" hadisinin genel manası ile, bu başlık altında zikredilen hadisleri, develerin bulunduğu yerlerde namaz kılmanın tenzihen mekruh olduğunu söyleyerek uzlaştırmışlardır. En uygun olan da, budur.